Patlıcanları mavi plastik tasa koydu, sepetten el yordamıyla bir soğan aldı. Dolaptan iki biber, iki domates çıkardı. Baktı domatesler küçükmüş. Bir tane daha çıkardı. Çekmecede eliyle yoklaya yoklaya bıçağı buldu. Mutfak masasına oturup patlıcanları soymaya başladı.
“Bunlar
kızarırken de köfteyi yapıveririm. Sonra çorba… Ne seviyordu ki enişte bey?
Aman mercimek yaparım mis gibi”
Kalkıp tuzlu su hazırladı.
“Hemen
kararın, hiç beklemeyin. Pilav hazır. Revaninin şerbeti… Az ılınsın “
Şerit şerit kesip tuzlu suya attı soyduğu
patlıcanları. Hazır bıçak elindeyken biberleri dörde böldü. Domatesleri
dilimledi.
“Ben
biber sevmem teyzeeee… Ayır paşam sen onları kenara. Anneannesi bak torununun
bir dediğini iki etmiyorum. Hiç üzülmesin. Tabi teyzem, peynir getireyim sana. Yok,
canım ne zahmeti. Otur Nursel sen
misafirsin”
Tavayı ocağa koydu. Yağ ekledi. Gözüyle tarttı az
geldi biraz daha döktü. Patlıcanları havlu kâğıda alıp kuruladı.
“Yok
Nursel sen veriyorsun ya parasını, hiç esirgemiyorum bol yağda kızarttım patlıcanı”
Borcamı aldı tezgâhın altından, ayağıyla tezgâhın
kapağını kapattı.
“Babama
baktım, anneme de bakarım bacım. Ne olacak. Onlar beni büyüttü, yetiştirdi.
Görevim tabi. Tek beni doğurdu ya annem“
Patlıcanları ikişerli eşleştirip çaprazladı.
“Köfteyi
unuttum Allah beni bildiği gibi yapsın. Bir yemeği beceremedin ya Aysel
aferin…”
Ocağın altını kapattı, odaya annesine bakmaya gitti.
Televizyon izliyordu annesi. “ne yapsın başka”
-
Kanalı değiştireyim mi?
-
Yok kalsın
-
Su vereyim mi?
-
Ver
Yatağın kenarına oturup, annesinin başını destekledi
koluyla. Pipetle birkaç yudum su içirdi.
“Felç
demişti doktor. Yatalak. Boynundan aşağısı. Öyle birden bire. Konuşması iyi.
Buna şükür”
Hızlı adımlarla mutfağa döndü. Yoğurma kabına
kıymayı aldı. Ekmekleri ufaladı. Soğanı rendeledi.
“Kuruyup
kaldım. Çıkmadı kısmetim. Olmayınca olmuyor. İnsan yüzü görmüyorum ki. Bir
pazara, bir bakkala işte. Elin oğlu da salaktı. Benimle evlenip hayatını
karartsın”
Anne seslendi
-
Kimyon koyma köfteye Nursel sevmez
“benim
ne sevmediğimi biliyor musun acaba anne? Bütün çocukluğum dolmanın, köftenin
içinden maydanoz ayıklamakla geçti.”
Tuz, karabiber
“Kimyonsuz
köfte mi olurmuş canım”
Bir güzel yoğurdu köfteyi.
“Allah
gecinden versin abla anneme bir şey olursa ev senin. Bu kadar emeğin geçti. Hay
Allah razı olsun. Pek ince düşünür Nursel. Hastane, ilaç masrafını karşılar,
evi de bana bıraktı, daha ne… ”
Yuvarlayıp avuç içinde yassılttı köfteleri. Her bir köfteyi çapraz yaptığı iki patlıcanın
ortasına yerleştirdi.
“
Abla önce ben evlensem? Sanki beni
isteyen varmış gibi. Evlen bacım sen. Kocası da ağzının içine bakıyor. Bir eli yağda...”
Patlıcanların dört ucunu köftenin üzerine kapattı.
Bohça yaptı.
“Annem
benim çeyizimden çıkarıp hazırladı Nursel’ın damat bohçasını. Helal olsun da, yatak
odası takımıma çok yandım. Ne zor işledim onu, ellerim delik deşik iğneden.
Yaparsın sen yine. Tabi Aysel yapar. “
Her bohçanın üzerine bir domates, domatesin üzerine
biber, sırayla…
“Her
şeyin bir sırası var. Domatesin, biberin,
evlenmenin, ölümün, hayatın. Bir benim sıram yok. Hep arkadan, hep
aralara sıkışarak, kürdan nerde”
Domatesi ortalayıp bir kürdan sapladı.
“Hiç
konuşmadık kim bakacak diye. Bakıcı. Sırayla belki. Çalışırdım hem.”
Kayan biberi düzeltti kürdanı sapladı.
“Yok,
anne gönül koymadım. Nursel’e benden çok yakışır. Nasıl güzel kırmızı”
Kürdanı sapladı. Domatesi, biberi, köfteyi geçti.
Taa patlıcana değdi kürdan.
“Nursel’im ne
güzel yapar pilavı… Nursel her şeyi güzel yapar anne”
Sıra sıra dizdi patlıcanları.
“Renkli renkli
güzel misafir yemeği oldu. Yılda bir geliyorlar. Ancak işte iş güç. Annem özlüyor.
Nursel aradı, Nursel aramadı... Bir de Berke tabi. Berke’nin dişi, Berke’nin
adımı, Berke’nin …”
Fırını çalıştırdı. Yemeğin suyunu hazırladı çabucak.
Salçalı suyu patlıcanların üzerine döküp fırına attı. İşte hazırdı!
Yemekte Nursel konuşuyor fönlü saçlarını bir baş hareketiyle
arkaya atarken
- " Kendini geliştirmek şart. Yoruluyorum
ama akşamları koroya gidiyorum. Berke bakıcıda canım. O kadar zaman ayırayım
kendime. Aç oğlum ağzını. Ömür törpüsü vallahi."
- " Nursel köfte yemedin kızım."
- "Kimyon var anne köftede. Unuttu herhalde ablam. Maydanoz
da koymamış. Olsun, eline sağlık ablacığım."
- "Hay Allah hiç farkında değilim kusura
bakma Nursel’ciğim."
Derken patlıcan
kebabının kürdanını yavaşça çıkarıp tabağın kenarına koydu Aysel.