Hale Hanım ağzında fena bir kokuyla uyandı. Dişlerini fırçaladı. Daha banyonun kapısından çıkamadan koku geri geldi. Sorun midesinde miydi acaba? Karnına dokundu. Acı, sancı, şişkinlik yoktu. Yine de dalga dalga yayılan bozuk yumurta kokusunu alıyordu.
Ağzına
birkaç maydanoz yaprağı attı, çiğnedi. Pencereleri açtı. Azalmak bir yana koku
artıyordu. Artık temmuz sıcağındaki bir çöp konteynırını andırıyordu. Tekrar
banyoya girdi. Soyundu. Ayna karşısında vücudunu inceledi. İltihaplı bir yara,
olmadı bir kızarıklık, en azından bir sivilce aradı. Yoktu. Güzel kokulu
sabunlarla duş aldı. Faydası olmadı. “Bütün iç organlarım çürüdü
herhalde” diye düşündü Hale Hanım. Çöp kokusuna panik eklendi. Doktora gitmeyi
düşündü. Ne diyecekti? “Ben öldüm sanırım?” “İçim çürüdü.?” Kırk yaşını geçmiş bir mühendis olarak bunu
mantıksız buldu. Kendine yakıştıramadı.
Akşam yediği
balığın dokunmuş olabileceğini düşündü. Belki de sadece çürük bir dişti.
Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.
Çalışma
odasına geçti. Bilgisayarını açtı. Maillerini kontrol edecekti. İlk maili
gördüğünde gözleri fal taşı gibi açıldı. Kalbi bir çöp dağının içinde
gümbürdedi. Çarpıntı çöpleri dağıttı. Koku yükseldi. çöp dağı bir volkan gibi
patlamaya hazırlanıyordu. Hayaletler yazamazdı!
Ama kendisi canlıydı ve mailleri okuyabilirdi. Maili açtı. :
“Merhaba
bugün ayrılığımızın ilk yıl dönümü. Bir yılı nasıl geçirdin merak ettim. Çok
zavallıca olsa da beni unutma diye çabalıyorum. Cevaplarsan sevinirim.
Ozan” Volkan patlamadı. Bir mum alevine
dönüştü. Hale maili biraz aşağı kaydırdığında geçen yıl kendisinin yazdığı
maili gördü. Ona cevap olarak yazmıştı Ozan. Okudu yeniden. Kendi sesini de
duyarak
“ Ölmeni
bekliyorum. Yaşamanı sağlayacak tüm kanalları kapattım. Gözlerin ellerin yavaşça silikleşti içimde.
Sesin fısıltıya dönüştü. O güzelim kahkahalarını istesem de hatırlayamıyorum.
“Bir daha aramayacağım seni” sözümün arkasında durmak için telefon numaranı
sildim. Bütün rakamlarını tek tek boğuyorum. Zamanın ellerine teslim ettim
seni. Ayrıntıları törpülemesini, sesini alıp ötelere taşımasını, içini
boşaltmasını izliyorum. Seninle işi bittiğinde geçmişimin posasını izleyeceğim.
Demiştim ya daha önce ”başkası yaşamış gibi” Ölüyorsun farkında mısın? İçinde
bir mezarla nasıl yaşanır biliyor musun? “
Mezardaki ölü kendi cenaze namazını kılmaya kalkmıştı bugün.
Çürük kokusu geçti. O zaten başka zamanlara, başka kadınlara aitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder