21 Kasım 2025 Cuma

Vak'a Sunumu

 




Ruh ve sinir hastalıkları hastanesi haftalık konsültasyon toplantısında Asistan Doktor  Ecem Öz  yakın gözlüklerini takarak vaka sunumunu yapmaya başladı. “Meltem Akın.  32 yaşında kadın. Evli. Eşi cezaevinde. 2 çocuk annesi olan hasta  gerçeklikten kopma,  dezorganize konuşma, günlük yaşam işlevlerinde bozulma ve amaçsız motor davranışlar nedeniyle servise yatırılmıştır.Bu belirtiler on gündür devam etmektedir.Bir yıl önce çocukların eline ısınsınlar diye saç kurutma makinesi verip kendini asarak intihara kalkışmış ancak ipin kopması sonucu kurtulmuştur. ”  Saç kurutma makinesi detayının  sunumda olmaması gerektiğini biliyordu Dr Ecem ama yazmak istemişti. İzleyici koltuklarındaki beyaz önlüklü tıp fakültesi öğrencileri söylenenleri not aldılar. Doktor devam etti:

“Halüsinasyon saptanmamış, ancak içgörü belirgin şekilde kısıtlıdır. duygulanımda labilite dikkat çekicidir. “

Bir öğrenci notlarının yanına açıklama iliştirdi: Labilite: hızlı ruh hali değişimi

Dezorganize: uygunsuz duygulanım .

Sunum devam ediyordu:

“ Hastada akut psikotik epizod ile uyumlu bulgular vardır. Stresör olarak belirgin ekonomik ve sosyal zorluk öyküsü mevcuttur. Düşük dozda antipsikotik başlandı. “

Masanın başında oturan kır saçlı profesör Sezer  Sezinoğlu  hastanın içeri alınmasını istedi. Öğrencilerin merakla açılmış gözleri kapıya çevrildi. Masanın çevresindeki altı kişilik doktor heyeti başlarını önündeki notlardan kaldırdı. Meltem iki hastabakıcı ile içeri girdi. Odadakilere hızlıca kaçamak bir bakış attı. Başka bir gezegenden az önce ışınlanmış gibi şaşkındı. Özensizce toplanmış saçları, solmuş yüzü, beyaz bir çizgiyi andıran dudakları ve kocaman gözleriyle küçük bir kız çocuğuna benziyordu. İki eliyle yeleğini önüne kavuşturdu.  Profesör Sezinoğlu Meltem’e baktı.

“Kızım bu odada gördüğün herkes doktor. Sana yardım etmek için buradayız. Neden burada olduğunu biliyor musun?”

“Karakol gönderdi” dedi Meltem usulca

“Karakol neden gönderdi?”

“Düğüm çözüyordum. Çok karışmıştı. Siyah simli ip hepsine dolanmıştı.” Meltem’ in sesi telaşlanmış, elinde gerçekten bir ip varmış gibi parmaklarıyla çözmeye çalışıyordu. Bu hareket tırnaklarının derisini yeniden koparttı  ve tırnaklarının yuvası ince bir kanla doldu.

Profesör “Tamam Meltem bana bak şimdi, Meltem iplerin yan tarafta dursun. Meltem! Ekmek kaç para biliyor musun?”

Meltem’in elleri ipi bırakılmış bir kukla gibi iki yanına düştü. Korkuyla doktora baktı. Başka bir gezegenden bir kez daha ışınlanmış gibi baktı.

“Ekmek pahalı. Yanına zeytin ve akşam için mercimek alacaksam ohooo… Çok çalışmam lazım. Oğlana da boya istemişler okuldan. Yarın iki eve giderim belki.” Gülmeye başladı. Bunu yaparken yüzü kasıldı, iki dudağı ayrıldı, sarı dişleri görüldü. Ağlıyor gibiydi ama kahkaha attı. Parmakları tuhaf bir dans eder gibi, hayali bir düğümü çözmeye başladılar.

Doktor Ecem ve diğer doktorlar başlarını önüne eğdiler. Bir öğrenci tam bu anda psikiyatride uzmanlaşmamaya karar verdi. Sezer Sezinoğlu  evdeki temizlikçinin ücretini arttırması gerektiğini düşündü ve önündeki kağıda bir kaç not aldı.  Sonra öksürüp boğazını temizledi. “Meltem kızım seni bir süre daha misafir edelim. Sonra yine konuşuruz” deyip hastabakıcılara götürmelerini işaret etti. Meltem giderken elleri hala çalışıyordu.

Profesör, Doktor Ecem’e döndü. Birkaç ilaç ismi söyledi. “Bu ilaçlara başlayalım, psikolojik destek talebinde bulunalım” dedi. Öğrenciler hemen not aldı. “Çocukları nerede kalıyormuş Ecem hanım bilginiz var mı? “ “Komşular ilgileniyormuş hocam.”  Profesör içini çekti, sayfayı çevirdi.  “Evet, sıradaki vak’a”

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder